MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Aksaray’da seçmenlere seslenirken, “İnsanların mahremiyeti, özel hayatı, hak ve özgürlükleri en ismi halde maksat alınmaktadır. FETÖ geçmişteki hak ve hukuk ihlallerine bugünlerde yenilerini eklemektedir. Haysiyet cellatları kumpaslarını daima derinleştirmektedir. Zillet ittifakı ve adayı Kılıçdaroğlu ahlaksızlığın ve her türlü kanunsuz alaka ağlarının göbeğindedir. Kılıçdaroğlu’nun demokrasi savları palavradır, Kılıçdaroğlu’nun adalet ve özgürlük sözleri baştan aşağı kandırmacadır” dedi.
Devlet Bahçeli, bugün Karaman mitinginin akabinde Aksaray’da düzenlenen mitingde konuştu. ANKA’nın aktardığına nazaran Bahçeli mitingde şunları söyledi:
SOSYAL MEDYADA TÜRKİYE’YE SAVAŞ AÇILMIŞTIR: “Geleceğimizi karartmak isteyenler var. Geçmişimizi karalamak isteyenler var. Zilleti zemzem diye servis edenler var. Cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin önünü kesmek için çırpınıyor. Kervan yağmacıları, istikrarımızı bozmak için uğraşıyor. Bölücü terör örgütü PKK, Kılıçdaroğlu’yla yol yürüyor. FETÖ, Kılıçdaroğlu’na umut bağlıyor. Terörist Demirtaş cezaevinden, ‘Oyum Kılıçdaroğlu’na, oy vereceğim’ diyor. Amerika Birleşik Devletleri’nde yayımlanan The Washington Post gazetesi, Kılıçdraroğlu’nu Joe Biden’a benzetiyor. Bunun yanında Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın hezimetini Türkiye ile Batı ortasında sağlıklı alakaların ve dünya çapında bir zaferin işareti olarak değerlendiriyor. The Ecomonmist dergisi, ‘Erdoğan gitmeli’ manşetiyle nifak saçıyor. Tekrar Kılıçdaroğlu Amerika Birleşik Devletleri’nde yayınlanan The Wall Street Journal gazetesine verdiği röportajda, Rusya’ya yaptırım konusunda Batı ülkelerin aldıkları kararlara uyma kelamı veriyor. Toplumsal medyada Türkiye’ye savaş açılmıştır. Bütün FETÖ’cü ve Türkiye düşmanı yılan ve çıyanlar iftiralarla prestij suikastlarıyla insanlık bedellerini çiğnemektedirler. Hepsi birden Kılıçdaroğlu’nun propagandasını yapmaktadır.
HAYSİYET CELLATLARI KUMPASLARINI DERİNLEŞTİRMEKTEDİR: İnsanların mahremiyeti, özel hayatı, hak ve özgürlükleri en ismi formda gaye alınmaktadır. FETÖ geçmişteki hak ve hukuk ihlallerine bugünlerde de yenilerini eklemektedir. Haysiyet cellatları kumpaslarını daima derinleştirmektedir. Zillet ittifakı ve adayı Kılıçdaroğlu ahlaksızlığın ve her türlü kanunsuz bağ ağlarının göbeğindedir. Kılıçdaroğlu’nun demokrasi savları palavradır, Kılıçdaroğlu’nun adalet ve özgürlük sözleri baştan aşağı kandırmacadır. Demokrasinin akli ve ahlaki temelleri vardır ve kesinlikle olmalıdır. Milletsiz bir vatan, hukuksuz bir özgürlük, halksız bir demokrasi, haksız adalet, hakikatsiz ve hafızasız bir insan düşü kuran mihrakların bitmek tükenmek bilmeyen operasyonel faaliyetleri devamlı uzaklık almaktadır. Bu mihrakların umut ve heyecan kaynağı Kemal Kılıçdaroğlu’dur. Pahalara yönelik kategorik taarruzlar, kavramlara yönelik işgal niyetleri, maneviyatımıza kurulmuş tuzaklar zillet ittifakının son çırpınışlarına delalettir. PKK, HDP ve global emperyalizm dayanaklı zilleti ittifakının insanlığın ortak hazinesi olan demokrasiye, hukuka, özgürlüğe, adalete hazımsızlığı ileri seviyededir. Aslında bu dert verici, yakıcı gerçek, şuurlu bir tertibin sistematik bir tahribatın uzun metrajlı sonucudur. Gerçek manasından koparılmış bir demokrasinin yalnızca demagojiyi besleyeceği, bunun yanı sıra despotik tahakkümlere davetiye çıkaracağı açıktır, ortadadır, deneyimle sabittir.
KILIÇDAROĞLU’NUN ÖZÜ DESPOTTUR, TAHAMMÜLSÜZDÜR: Kılıçdaroğlu’nun Aydın ve Kütahya mitinglerinde, ‘size o denli bir özgürlük alanı vereceğim ki en rahat Bay Kemal’i eleştirebilirsiniz’ açıklaması da tek söz ile skandaldır. Özgürlük bir insan hakkıdır. Hiç kimse tarafından ne verilebilinir ne de alınabilinir. Ayrıyeten özgürlüğün hudutları hukukla, ulusal ve manevi değerlerce, ahlaki ve insanı unsurlarca çizilmektedir. Kılıçdaroğlu’nun özü despottur, tahammülsüzdür. Demokrasi işin özünde beşere dayanan, insanı temel alan, beşerle manasını bulan bir rejimdir ve demokratik sürecin kilit taşı insandır. Herkes ne düşünürse düşünsün bir insanın diğer türlü düşünmeye ve bunu savunmaya demokratik ve legal sonlar içinde hakkı vardır. Demokrasi, siyasal iştirak ve tercih külliyatı, uzlaşma ve müsamaha küfesi, hürmet ve muhabbet kültürü, sandık ve seçim küresidir. Batı’nın siyasal düşünürleri demokrasi için ekonomik gelişmişlik ve Batılı kıymetler sistemini vaat etseler de üniversal demokratik kazanımlara tam tersine vurgu yapılmaktadır. Millet varsa, ülke varsa, devlet varsa, insanların adil, hür ve tarafsız seçimlerinden bahsediliyorsa demokrasi kaçınılmaz bir realite olarak karşımıza çıkacaktır. Zira milletin kendi geleceği hakkında karar verme ve gayelerini belirleme hakkı birebir vakitte bir insanlık onurudur. Bu onurun koruması demokrasi namusudur. Zillet ittifakı insan onurunu, demokrasi namusunu kirletmenin gayesindedir. Zillet ittifakının son vakitlerde yaygınlaştırdığı provokasyonlar bu ittifakın ürettiği karanlık kampanyalar tükenmiş, iç kaosa gömülmüş bir Türkiye’nin fragman gösterisinden öbür bir şey değildir.
TERÖRLE GAYRET SÜRECİNDE DEMOKRASİNİN ASKIYA ALINDIĞINI SÖYLEMEK BÖLÜCÜ BİR DİLDİR: Katile katil, caniye cani, teröriste hain diyemeyen sadece siyasi rant devşirmek için bölücülerle bir ve yanı kareye girmekten sakınmayan her kim varsa demokrasiyle ortasına geceyle gündüz üzere aralık koymuştur. Soros’çu Osman Kavala’yı savunmak, terörist Demirtaş’a methiyeler düzmek, adalet ve demokrasi ve hürriyet konusu değil, işlenmiş hata ve hıyanete taammüden iştiraktir. Kılıçdaroğlu bu suça ortaktır. Teröristler hem devlet hem de demokrasi düşmanıdır. Düşmana ganimet olan siyasetçilerin demokrasi savı tilkinin kümes bekçiliğine talip olması ile birebir kurnazlıktır. Bilinmelidir ki demokrasi taşlaşmış kalplerin, buzlanmış vicdanların, kiralanmış akılların, satılmış ruhların, devşirilmiş zihniyetlerin, millete silah çeken onursuzların harcı değildir, hakkı değildir. Cumhuriyet Halk Partisi Genel Lideri’nin, ‘terörle gayret ediyoruz derken demokrasi askıya alınıyor, demokrasi askıya alınırsa da en çok terör örgütlerine prim verirsiniz’ sözleri kepazeliktir. Sayın Kılıçdaroğlu, şu hususu unutma ki tekerimize taş koymaya kalkışanların alnını karışlarız, bunlara karşı da çekilmeye hazır keskin bıçak üzere olup ayağa kalkarız. Terörle gayret sürecinde demokrasinin askıya alındığını söylemek su katılmamış bölücü bir lisandır. Kılıçdaroğlu mutfağına girerek, toplumsal medyada görüntü çeke çeke akli melekelerini yitirmiş, trolleşmiş bir figür olarak ulusal ve siyasi hayata bütünüyle ters davranmıştır.” (HABER MERKEZİ)